Ülkemiz açısından basit bir cevap verecek olursak, kurtuluş savaşından sonra Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen atılımlar sonucu belirli bir gelişme gösterdik ancak Atatürk'ten sonra gelişimimiz yavaşlamaya başladı. Bunun nedeni hepimizn kendi içinde ve çevresinde duruyor bence:
Hangimiz daha çok vergi vermek için uğraşıyoruz? Hiçbirimiz. Vergi konusunda tek yaptığımız : Nasıl daha az vergi öderiz?
Hangimiz kurallara uymak için üstün gayret gösteriyoruz? En basitinden sürücüler karşıdan karşıya geçen yayalara nasıl hisler besliyorlar? Dünün SSCB ülkesi Letonya ve Litvanya'da bile hangi yolda olursanız olun yaya yola adımını attığında tüm trafik durup yol veriyor ve hiçbir yaya da yaya geçitleri dışında karşıya geçmeye çalışmıyor.
Bunlara benzer konular çoğaltılabilir. Bu konuların dinle imanla alakası olmadığı gayet açıktır. Çünkü vergi vermek de kurallara uymak da dinli dinsiz tüm vatandaşlar için geçerli olan uygulamalardır.
Bir diğer neden de sorunları çözmek için kalıcı çözümler üretmek yerine
palyatif tedbirler alınmasıdır.
Sosyal güvenlik sistemimiz delik deşik oldu.
Depreme dayanıklı binalar üretme zorunluluğu ancak 17 ağustos'tan sonra çıkabildi ancak ne kadar uygulanabildiği tartışılır.
Hala her seçim döneminde seçim konuları tartışıyoruz.
Bağkur primini yatırmaya giden esnafa "ya ne yapacan, nasıl olsa af çıkar ilerde, indirimli yatırır, kısa yoldan emekli olursun" diye öğüt verilen bir ülke burası! Maalesef bu öngörü genelde doğru çıkıyor. Ömründe hiç prim ödememiş çiftçilerin son dönemde fi tarihinde teslim etmiş oldukları tütün dolayısıyla geriye dönük maksimum 20000 TL ödeyerek anında emekli oldukları bir ülkede yaşıyoruz.
Çalışanların büyük çoğunluğunun ya kayıt dışı olduğu ya da gerçek kazancından daha düşük gelir gösterildiği bir sosyal güvenlik sistemimiz var.
En basitinden ev kiralarında bile kaç evi olursa olsun istisna kapsamından çıkmamak için düşük kira geliri gösteren ev sahiplerinin bu kararının diniyle ilgili olduğunu kim söyleyebilir?
Eğitim sistemimiz yolunmuş tavuğa döndü. HEr ay yeni bir kural çıkarılıyor. Kimi zaman sistem tamamen değiştiriliyor, kim zaman 15 yıl önceki sisteme dönülüyor.
Bu sorunların çözümü tamamen tekemmül etmiş bir sistemin oturtulup eğitime yüksek önem verilmesinde ve vatandaşların zihniyetlerinin "önce ben"den "biz"e dönüşmesinde yatmaktadır bence. Ondan sonra ister müslüman olsun ister hristiyan, ajdar ya da kavun karpuz dininden olsun fark etmez.